Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya

Ahmet ÇETİNLİ

11 Şubat 2020
Ahmet ÇETİNLİ

Bir hafta boyunca tüm taraftarlarımız bu karşılama ile yatıp kalktı. Herkes pazar gününü iple çekti. Takım hava şartları olumsuz olduğu için Antalya’ya gidip kamp yaptı. Taraftarlar organizasyon düzenleyerek 6 otobüs ve şahsi araçlar ile İzmir’e akın etti.  Teknik ekip maçla ilgili paylaşımlar yaparak maçı ne kadar istediğini gösterdi. Bu ana kadar her şey olumlu ilerliyor ve bu şehrin takımını tutan bu şehrin çocukları galibiyeti hissediyordu. Takım o ışığı veriyor teknik ekip hazır olduğunu gösteriyordu. Güzel İzmir’de kortej yapan Boluspor’un büyük taraftarı statta yerini almış ve stadı tezahuratlarla inletiyordu. Sadece bizim taraftarımız değil Denizlispor taraftarı genç kardeşlerimizde bize destek olmaya gelmişti. Maç başlamadan önce Altay taraftarları iki takımı birlikte tribüne çağırarak kendilerine yakışan güzel bir jest yapmıştı.

Maça yine takım isteğini gösterircesine pres yaparak başladı ve bu presler sayesinde Altay takımının oyun kurmasını engelliyor topu ayağımızda tutuyorduk. Kazandığımız toplar ile çalışılmış organizasyonlar ile ilerliyor ve gol arıyorduk. Ligin ilk haftasında bahsettiğim taktik durum daha net ortaya çıkmıştı. Takım göbekte ver kaç yaparak ceza sahası yayından şut çekiyor ya da ara paslar ile gol arıyordu. Rakip göbeğe toplandığı anda kenarlara topu açıyor ve orta açarak golü arıyordu. Televizyon sunucusu 20'nci dakikada Boluspor deplasmanda ve ligin son sırasında değil gibi oynuyor diyerek o ana kadar her şeyi özetlemişti. Sunucu haklıydı çünkü takımın oyunu tat veriyor taraftar stadı inletiyor, adeta Bolu Atatürk Stadı havası yaratıyordu. Bunu yapmak için karda kışta 16 saat boyunca 1300 km yolu gidenler bu ortamı sağlamıştı. O memleket sevdalıları orada takıma destek verirken o statta olamayanlar ekran karşısında bu gurur sahnesinde olmadığı için üzülürken maçın heyecanıyla hop oturup hop kalkıyordu. Maçta ise Mustafa Durak geçen hafta ki golü sebebiyle ceza sahası çevresinden şutlar denemeye devam ediyordu. Taraftar, takım, rakip takım ile ilişkiler, sahada mücadele eden 22 futbolcuda iyi niyetle güzel bir oyun oynamaya çalışırken sahada kötü niyetli birisi vardı. O kişi hakem Erkan Özdamar. Oyun yönetimi sadece bizlere değil sunucuya bile şaşkınlık yaratıyordu. Öyle bir an oldu ki maçta 26'ncı dakikada Kidric 2 Altaylı oyuncunun topla alakasız müdahalesi ile yerde kaldı. Altaylı futbolcular özür dileyip topu bırakmış olsa bile hakem faul yok diyerek oyunun devam etmesini istedi. Ancak şaşkınlıkla öylece duran futbolcuları görünce oyunu durduran hakem takıma faul olmadığını anlatmaya çalıştı. Bu pozisyon o ana kadar kötü yönetim sergileyen hakemin aslında kötü yönetim değil kötü niyet sahibi olduğunu gösteriyordu. Kötü niyetini sahaya yansıtacak en iyi yönetimi uyguluyordu hakem. Hakem adeta kulübümüzün yaptığı hakem açıklamasına nispet yapar gibi kararlar alıyor ve sonucun bir şekilde bitmesini ister gibi maç yönetiyordu. Dakika 30 da takımımız golü yine Burak Bekaroğlu’nun arka direkte topa vurmasıyla bulmuştu. Takımımız duran topları arka direğe yollama ve oradan geri içeri çevrilmesinin karşılığını almıştı. Golden sonra sakatlanan Rydell Poepon’in forması kameralara gösterilip kendisine bu gol senin için denmişti. Takımımız son derece akıllı bir oyun sergileyerek istediğini alıyordu. Sadece taktiksel olarak değil istek olarak da çok iyiydik. Bunu gösteren sahne ise 33’üncü dakikada sakatlanarak kenarda oyuna girmeyi bekleyen Arif Morkaya’nın oyuna girmek için hakeme bağrışlarının yüksekliği ve sürekli olması bizlere gösterdi. Adeta bir an bile sahadan ayrı kalmayıp takıma destek olmadığı için kendini sorumlu hisseden birinin çağrılarıydı bu bağrışlar. İlk yarı istediğimiz gibi çok güzel bitmişti. Takım çalışkandı, üstünlük kuran ve istekli oyun oynuyordu. Taraftarımız adeta 12’nci futbolcu gibi destek veriyor ve deplasmanda ev sahibi gibi hissettiriyordu.

2’nci yarı başında 47’nci dakikada duran top kazandık ve rakipten Turgut Doğan Şahin hakeme itirazdan sarı kart gördü. Bu esnada hala hakem ile konuşup hatta hakemin üstüne doğru gidiyordu. Muhtemel ki böyle devam ederse ikinci sarıdan kırmızı kart görecekti. Rakip 10 kişi kalacaktı. Geride olan ve 10 kişi kalmış rakip ile susmuş taraftarı olan deplasman maçı. Daha güzel ne olabilir ki… Ancak o an bir sahneye şahit olduk futbolcumuz Gökhan Sazdağı rakibi hakemin üstüne yürümesin diye tutuyor ve susturmaya çalışıyordu. Bunun sebebi nedir? Sen rakipsin bırak konuşsun kart görsün be Gökhan. Sen profesyonel futbolcusun Turgut Doğan arkadaşın olabilir ama sen 90 dakika boyunca sadece kendi takımını düşünmek zorundasın. Biz Boluspor olarak bugüne kadar değil haram bir kupa haram tek puan bile kazanmadık. Hep hakkı çalınan, mağdur edilen biz olduk. Biz futbolculardan hakemi yanıltmasını veya rakibi tahrik etmesini istemiyoruz biz akıllı ve stratejik davranmasını istiyoruz. Rakip pozisyonla ilgisi olmadığı halde hakeme itirazdan sarı görmüş ve hakemin üstüne yürüyor. Sen niye araya giriyorsun bırak sen ne yaparsa yapsın rakip. Sen pozisyonu al 20 metre ilerinde sana destek olmaya gelmiş taraftarı sevindirmek için gol at, asist yap yada mücadele et. Senin kart görmesin diye uğraştığın rakip, orta sahada yanlışlıkla yaptığın pozisyonda ikinci sarı kart görmen için sahaya kadar koşan yedek kulübesi olan rakip. Buradan futbolcularımıza bir daha seslenmek istiyoruz; Biz Bolusporuz biz hakkımız olmayan bir şey istemeyiz bunu yapacak kişinin karşısında da ilk biz dururuz. Rakibi tahrik etmeyin, hakemi aldatmayın ama akıllı davranın ve rakibin hata yapmasını engellemeyin.

Yukarıda bahsedilen olayın sadece 1 dakika sonrasında Emir Halilovic bomboş pozisyonda pas verebileceği 3 arkadaşı varken orta sahada rakiplerin arasına dalarak top kaybına sebep oldu ve bizim kırmızı kart görmesini engellediğimiz Turgut Doğan Şahin asist yaparak Altay golü buldu. Bu dakikadan sonra adeta mental olarak çöktük. Takım ne yaptığını anlamaz halde hareketler sergilemeye başladı. Buna birde hakemin çabası eklenince ilk yarının tam tersi bir görüntü ortaya çıktı maalesef. Ancak bu durumun çok istediğin ve elde etmeye yaklaştığın durumu kaybedeceksin korkusunun sebep olduğunu düşünüyorum. Dakika 71’de Gökhan Sazdağı kırmızı kart gördü ve 10 kişi kaldık. İyice yüklenmeye başlayan Altay gole yaklaştığını direkten dönen toplar ile hissettirdi. Dakika 87’de ise ikinci golü bulan Altay üstünlüğü ele aldı.

Sonuç olarak Altay maçımız iki ayrı sahneye ev sahipliği yaptı. İlk yarı bizim için günlük güneşlik İzmir havası, ikinci yarı ise karlı bir Bolu havası gibiydi. Ancak şu unutulmamalı ki; taraftar bu takımın son maçının son düdüğüne kadar destek olmaya devam edecek. Eğer bu taraftar 1992 yılında ağlayarak stadı terk edenlerin kaderini yaşarsa Bolu’da uzun bir süre kimse gülemez. Bolu Boluspordur derken ciddiyetimizi anlamanızı umarız. Bu takım sadece futbol takımı değil memleketini sevenler için bir mücadeledir. Kimse bizi bu mücadeleden vazgeçiremez… Ümraniye maçını kazanacağız ! ! !

Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya - Ahmet ÇETİNLİ
Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya - Ahmet ÇETİNLİ
Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya - Ahmet ÇETİNLİ
Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya - Ahmet ÇETİNLİ
Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya - Ahmet ÇETİNLİ
Güneşli İzmir'den Karlı Bolu'ya - Ahmet ÇETİNLİ

2448 kez okundu.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!

Yorum yazın

Yorum ekleyebilmek için üye girişi yapmanız gerekiyor
  • Yorumcuların Dikkatine...
  • İmlası çok bozuk,
  • Büyük harfle yazılan,
  • Habere değil yorumculara yönelik,
  • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
  • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
  • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen yorumlar
  • KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
  •  
  • Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.
0.078319072723389